Beni al zamanın dışına götür.
Biraz sarıl,
biraz koru, biraz öp sonra yine sokağa bırak.
Elimden tut var olmayan
şeylere ekle zihnimin bataklığından kurtar.
Beni al Tanrı’nın huzuruna
çıkar.
Ben de ona diyeyim ki, “Tanrım. Beni olduğum gibi
kabul edebilecek bir Tanrı’ya her zaman inanabilirim.”
O da bana, “Yürü git o zaman şeytanla görüş huzurumda ne işin var alla alla,” desin.
O da bana, “Yürü git o zaman şeytanla görüş huzurumda ne işin var alla alla,” desin.
“Kim soktu lan bunu içeri megalomana bak,” diye söylenirken biz şeytanın
yanına gidelim.
Sen de şeytana de ki, “Şeytan kardeş, sonuçta sen de
bir melektin ama iktidar hırsın vardı.
Şeytanı şeytan yapan iktidar
hırsıdır. Eski günlerini özlüyor musun?”
Şeytan da sana, “Sen kaç
yaşındasın güzelim?” diye sorsun. “Otuz dört,” de, otuz beş olduğun
halde. Şeytanın gözleri dolsun ama çaktırmasın bizi gene zamanın içine
sepetlesin.
Orada bir çay molası verelim geceyi bekleyelim.
O gece beni
al kardeşlerinin acılarıyla çarp sonra kendi yaralarına sar.
Biraz
sustur, biraz soğuk davran, biraz da teyzem ol.
Konuşabilecek gücümüz
varsa ağladıklarımız yalan.
Sahiden bak.
Beni al biraz sarhoş et biraz
saçlarına tak biraz da yağmurların peşinden koştur.
Beni al erken öldür
mutsuzluk uzun sürmez.
Emrah Serbes
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder