29 Ağustos 2012 Çarşamba

Köy Enstitüsü, Toprağın Çocukları ve Kızılçullu

The Village Institutes

THE VILLAGE INSTITUTES
The Village Institutes were founded in 1941 at 21 different places around Anatolia in order to train teachers for village schools and especially were built on open land, but close to a railroad station or a village.
These institutes, adopting the concept of "better education for productivity", accepted bright village children and curriculum consisted of not only regular lessons but also workshops, ateliers and work- in-fields.
Reading, researching, studying and various parts of art were immensely encouraged in these institues.
The Village Institutes were established by the great efforts of the Minister of Education, Hasan Ali Yücel and head master Ismail Hakki Tonguc in the time of Prime Minister Ismet Inonu.

KÖY ENSTİTÜLERİ
Köy Enstitüleri,köy okullarına öğretmen yetiştirmek amacıyla, 1940 yılında Anadolu'nun 21 ayrı bölgesinde açılmıştır. Bu okulların,özellikle bir köye ve demiryoluna yakın,geniş arazili yerler olmasına dikkat edildi.
"Eğitim üretim içindir"anlayışını benimseyen bu okullar, köylerdeki zeki çocukları kabul ediyor, iş içinde, iş eğitimi veriyordu. Günlük derslerin yarısı, çeşitli atölye ve arazilerde geçiyordu. Okuma, araştırma, inceleme ve sanatın bütün dalları destek görüyordu.
Köy Enstitüleri, Başbakan ismet İnönü döneminde, Bakan Hasan Ali Yücel ve eğitimci İsmail Hakkı Tonguç'un büyük gayretleriyle kurulabilmişti.
-----------------------------------------------------
Köy Enstitüleri, dünyada tek ve ilk örnektir. Birleşmiş Milletler Dünya Kültür Teşkilatı UNESCO tarafından kalkınmakta olan ülkelerin eğitim sistemine örnek olarak gösterilmektedir.

  Bu resimde hiç ama hiç birşey ithal değil, biliyorsunuz..

Üzerinde çokça kitap yazılmış bir konu için, yine cüret etmeyeceğim yazmaya.
Bu çalışma, sadece "Ben okurken araştırıyorum. Okumak isteyen de benim harcadığım zamanı harcamasın niyetiyle ortaya çıkmış bir çalışmadır."
Eğitim sistemimizin genel yanlışlarını hepimiz bir kenarından yorulayabiliriz
Yurt dışı tıklayanar falan da oluyor 1 kişi merak eder de okursa, hepimize kardır

Markstan, feodelite, ekonomik buhranlarla ve ideolojiler içerisinde bu sistemin yorumlanmaları üzerine nacizane okumalarım oldu fakat burası benim için sadece genel anlamda bilgi paylaşım yeridir .

Üzerinde çok konuşurum başlarsam. O yüzden sadece Yolumuza taşları dizmekle başlayayım ben.
Genel manada bilgisinin her yerde bulunabildiği bir konu olduğundan farklı bir yol izleyeceğim.
Her zamanki gib Vira Bismillah.


 " Köy Enstitüleri'nin kurulduğu yerlere birer 'meçhul öğretmen' anıtı dikilmeli ve her kuruluş günlerinde (17 Nisan) saygı duruşunda bulunmalıyız."
Uğur Mumcu

Mustafa Kemal Atatürk - Hasan Âli Yücel - İsmail Hakkı Tonguç - Halil Fikret Kanad - İsmet İnönü 
 

 "Memleketin efendisi hakiki müstahsil olan köylüdür."
M.Kemal Atatürk (Milli Kütüphane)
Müstahsil: Üretici, yetiştirici


 
   "DUYARSAM UNUTURUM, GÖRÜRSEM HATIRLARIM, YAPARSAM ÖĞRENİRİM..."
-Konfiçyüs-
 
 "Milletleri kurtaranlar yalnız ve ancak öğretmenlerdir. Öğretmenden, eğiticiden mahrum bir millet henüz millet namını almak yeteneğini elde edememiştir. Ona basit bir kütle denir, millet denmez. "
Gazi Mustafa Kemal ATATÜRK-
14.10.1925
 

  Hasanoğlan'da amfi
tiyatr inşAşık Veysel (Kara Toprak) / Köy Enstitüleri
aatı...
 Köylerde büyümüş öğrencilere klasik müzik enstrümanları ve geleneksel sazları çalması öğretiliyordu. Aşık vesel, enstitüleri gezip öğrencilere saz çalmasını gösteriyordu.


 Ismail Hakki Tonguç,
 “Aydınları serbest okuma alışkanlığı kazanmayan toplumlarda, düşündüğünü yazan ve açıklayan pek az insan olur. Böyle insanların kıt olduğu yerlerde, fikir hayatı canlanamaz. Toplumun en önemli işleri kanılarını saklayan, esen rüzgara göre fikir değiştiren kişilerin elinde kalır... Öğretmenlik mesleği, fikirsiz, ilkesiz insanlarla güçlenemez…” 
İSMAİL HAKKI TONGUÇ 
 "Köy enstitülerinin mimari."

  Köy Enstitüleri'nin amacı (Dr. Engin TONGUÇ)
KIZILÇULLU KÖY ENSTİTÜSÜ

  Cumhuriyetin ilk yıllarında bir bayram töreni...

3803 no’lu yasa ile kurulan köy enstitüleri 1947’lerden itibaren temel programlarında (müfredatında) değişikliklere gidilerek iş için, iş içinde eğitim belgisi yerini klasik ezberci eğitim’e bırakan öğretmen okullarına dönüştürülmeye başlandı. Şubat 1954’de de 6234 sayılı kanunla köy enstitüleri geleneksel ilk öğretmen okullarıyla birleştirildi. Böylece köy enstitüleri kapandı.


 21:00. 31:00 dakika arasını izleyiniz. 33,30-37:30
 Prensip bozulmadı Cumhurbaşkanına.

Köy enstütülülerin yorumları:
"Köy enstitüsü benim için olağanüstü bir fırsat oldu. İlkokulu bitirdikten sonra gidebileceğim başka hiçbir okul yoktu. Ailemin gücü yetmezdi. Ben okumak istiyordum, enstitü benim gibi köy çocuklarını çağırıyordu.
Klâsiklerin en iyi okuru enstitülü gençlerdi. Ceplerimizi ona göre yaptırırdık, kitap sığsın. Kız arkadaşlarımız koyun kuzu gütmeye giderken, torbaya azıkla birlikte kitap da katardı"
Gönen Köy Enstitülü Fakir Baykurt

Kızılçullu Köy Enstitüsü 1944 mezunu  Hikmet DÖNMEZ ile ilgili yerel basında çıkan haberler.

Toprağın Çocukları 14 Eylül 2012 de vizyonda.

Köy Enstitüsü filmi çekmek sanat yapmak değil, memleket meselesidir.(Erkan Can)


 
Toprağın Çocukları Teaser
Toprağın Çocukları Teaser II
Toprağın Çocukları Teaser III
BOZKIRDAN GELEN KIR CICEKLERI
 DVD

KAMU HİZMETİ

 KÖY ENSTİTÜLERİYLE İLGİLİ KİTAP LİSTESİ

 "Köy Enstitüleri'nden görülmemiş fotoğraflar" (SABAH, 16.04.2012)
 
Düşünen Tohum Konuşan Toprak Cumhuriyet’in Köy Enstitüleri 1940-1954 Belgeseller 
20 Nisan – 28 Haziran

KOY ENSTITULERI: BOLUM 1 
Bazen lik kırık oluyor ya da devamı gelmiyor.
 Ben sıralayayım.
KOY ENSTITULERI: BOLUM 2
KOY ENSTITULERI: BOLUM 3
 KOY ENSTITULERI: BOLUM 4
 KOY ENSTITULERI: BOLUM 5
 KOY ENSTITULERI: BOLUM 6
 KOY ENSTITULERI: BOLUM 7 

Köy enstitüleri oradaydım CNN Türk bölüm 1

Köy enstitüleri oradaydım CNN Türk- bölüm 2
 Köy enstitüleri oradaydım CNN Türk- bölüm 3


  ÇİFTÇİYİ TOPRAKLANDIRMA KANUNU (MÜLGA)
    Kanun No: 4753
    Kabul Tarihi: 11/06/1945
    Resmi Gazete Tarihi: 15/06/1945     http://www.mevzuat.adalet.gov.tr/html/15131.html

 Köy Enstitüsü Köşe Yazıları

3e3 kapışma
 27.02.2011 tarihinde HÜRRİYET gazetesi Yazar Özdemir İNCE 
 Köy enstitüleri ve imam hatip okulları (1)
 Köy enstitüleri ve imam hatip okulları (2)


Hatırlayalım hatırlatalım Engin Ardıç
CHP amigolarına özel yazı Engin Ardıç
Köy Enstitüsü faşist bir müessesedir! Engin Ardıç

 İki bakış açısına da görüş derim ama bunu anlayamam işte.
" Türkiye'de seçkinlerin kendine özgü tutumları vardır. Örneğin Türk siyasi literatüründe Köy Enstitüleri dehşetli bir solculuk, devrimcilik gibi görünür. Oysa ileri toplum demek sanayileşmiş, kentleşmiş toplum demektir. Köy çocuğunu özel eğitimden geçirip bilgili köy adamı yetiştirmenin ileri bir toplumculuk olduğunu sanmıyorum." MEHMET BARLAS

 Köyü ve köy romanlarını anımsamak Doğan HIZLAN
Köy Enstitülerini hatırlayalım Hatırlatalım Doğan HIZLAN
 Mahmut Makal kitaplığı Özdemir İnce
Köy Enstitüleri kederi Özdemir İnce

 Kızılçullu öğrencileri, ipekböceği yetiştitiyor...

NET BİR YAZI.
"Köy Enstitüleri, resmen 1940 yılında kurulur. Ama tohumlarının atılması, daha eski bir döneme, üstelik Milli Mücadele’nin belki de en bunalımlı dönemine uzanır. 1921 Temmuz’unda Ankara’da Maarif Kongresi toplanır. O sırada Yunan ordusu Ankara’ya yaklaşmaktadır. Kent boşaltılmaktadır. İşte böyle bir kentte, Anadolu’nun dört bir yanından gelen öğretmenlerin katılımıyla eğitimi konu alan bir kongre toplanır. Açılış konuşmasını da Mustafa Kemal Atatürk yapar. O gün Mustafa Kemal, silahlı ordularının değil, fakat bir başka ordunun, “eğitim ordusu”nun başındadır. Çünkü ona göre ve tarihsel koşullardan dolayı, silahlı orduların kazanabileceği bütün zaferlerin devamlılığı, yalnızca ve yalnızca öteki ordunun, “eğitim ordusu”nun kazanacağı, mutlaka kazanması gereken zaferlerinden bağımlıdır. Cumhuriyet, henüz kurulmamıştır, ama Mustafa Kemal’in düşüncelerinde çoktan hazırdır ve bu düşüncelere göre Anadolu’da yeni kurulacak bir devletin Batı karşısında ayakta kalabilmesi, ancak geniş anlamda bir eğitimin gerekli bütün temellerinin atılabilmesiyle gerçekleşebilir. Yeni devlet, bir düştür; böyle bir düşün, 1935 sayımına göre erkeklerinin yüzde 76.7’si, kadınlarının ise yüzde 91.8’inin okuma yazma bilmediği bir toplumda gerçekleşebileceğini düşünmek ise, ütopya kavramının bile dışında kalır. Yüzyılların ihmallerinin hamuruyla yoğrulmuş böyle bir ortamda “muasır medeniyet seviyesi”ne ulaşabilmek, sıradan programlarla değil, ancak bir başka milli mücadele ile, eğitim seferberliği ile mümkündür."
 ‘Düşünen Tohum, Konuşan Toprak...’Ahmet Cemal
http://www.cumhuriyet.com.tr/?hn=358124&utm_source=dlvr.it&utm_medium=twitter

Ülkemizin Kaçırdığı En Büyük Eğitim Projesi: Köy Enstitüleri
İbrahim Ortaş
Çukurova Üniversitesi, Ziraat Fakültesi
 http://www.elyadal.org/pivolka/17/koyens.htm

Meraklısına!
 Attilâ İlhan köy enstütüleri
 http://emeginsanati2.blogcu.com/yavuz-akozel-koy-enstituleri-gercegi-ve-attila-ilhan/9827873

 İzmir Kızılçullu Köy Enstitüsü öğrencileri Kordonboyu'nda bir tören yürüyüşünde...
 
“Bir yıl sonrasını düşünüyorsan tohum ek,
On yıl sonrasını düşünüyorsan ağaç dik,
Yüz  yıl sonrasını düşünüyorsan insan yetiştir!”
(Çin özdeyişi)

 Videomuzun 1.40'ına getiriyoruz.
Ve özetleyip gelmişimizi geçmişimizi bir Dosttan selam alıyorum.

  "Esas savaş şimdi başlıyor, cehaletle savaş düşmanla savaşmaktan daha az ehemmiyetli değildir.”
Gazi Paşa 

Emre Demir Ustaoğlu
Kızılçullu

26 Ağustos 2012 Pazar

Sarı Gelin

Merhabalar canım kardeşim, şimdi bu derlememizde biraz dibe dalacağız.
Üzerinde derin araştırılmalar yapılmış bir konu için ben sadece sunan olacağım, cüret eden değil.
Coğrafyalar mesafelerinde, tarih zamansızlıklarında gezinip duracağız.
Pek tabiki arzu ederseniz.
Dilerseniz, yazının "Meraklısına" bölümlerini geçip yine ne üzerine Yol aldığıma ulaşabilirsiniz.
Bu çalışma merak edildiğinde açılıp okunacak, dinlenilecek arşiv niteliğinde bir derlemedir.
Varyantları o kadar fazla ki, peh ki ne peh.

Sarı Gelin; Türkiye, Azerbaycan, Ermenistan, Gürcistan ve İran'da popüler bir halk türküsü.
Türkü farklı dillerde farklı sözlere sahip olsa da melodisi aynıdır.
Sözlü kültürel bir miras olan bu geleneksel türkü, anonim olduğu için yazarı veya bestecisi bilinmez.


Azerbaycan Alim Qasımov

Ermenice

Pers-Farsça

Birleşsin biraz hepsi değil mi ama?




Gürcistan

kelimesizlik

kelimesizlik 2 Sabina Rakcheyeva

Azeriler gunese "sari gelin" derler.

Meraklılarına Başlangıç:

Kelimesizlik takıntılı biri olduğumdan bir şey paylaacağım Sizinle, bakalım bilmesekte tam olarak Dili, bu yazıda ne anlatılmak isteniğini kavrayabilecekmiyiz?

Turkistan newsletter 12 mart 2000 tarihli konuyla ilgili bir yaziyi sizlerle paylaşmak isterim.

“sari gelin” o, kimindir?

“sari gelin”... hansi turk gelinine unvanlanib? o yanan ashiqin vusal
hesretini hansi nazenin yaradib? bilen varmi? yeqin ki, yox. bildiyimiz
odur ki, esirlerden beri yana-yana, inleye-inleye bize yan alan bu xalq
mahnisi (turkusu) oz qanimizdan, canimizdandir. milli adet-enenemizin
saxlancidir. son gunler “sari gelin”imiz etrafinda mubahiseli situasiya
yaranib. turkiyede bir chox muqenniler bu mahnini oz repertuarina daxil
edib, muellifini de anonim olaraq gosterirler.
meshhur senetchi ibrahim erkal ise “sari gelin”in erzurum turkusu olduqunu
soyleyir. chox gozel. ancaq bizi endishelendiren odur ki, ermeniler de bu
mahnimiza sahiblenmeye chalishirlar. guya bu mahni ermeni xalq mahnisidir.
biz bu movzuya aydinliq getirmek uchun “sari gelin” deyende ilk yada dushen
akif islamzadeyle gorushduk.

akif bey ordan bashladi ki, evvela, “sari” ifadesi chox qedimden gelir. ozu
de reng menasini dashimir:

“sari - qedim turklerde kubar, ince menasinda ishledilib. bu sozle baqli
chox revayetler var. birini size danishim. bir kende qonaq gelir. gelen
qonaq hormet-izzetle qarshilanir, shenine sufre achilir. qonaq sufredeki
chorekden yedikce ”beh-beh" deyir, ne gozel tami var, bunu nece
hazirlamisiniz?" “sari buqda unundan bishirilib.” qonaqi yola salanda
elimizin adetine uyqun pay-push qoyurlar. hemen sari buqda unundan da
verirler. o buqdadan chorek bishiren qonaq gorur ki, yox, tam o tam deyil.
hachansa yolu hemen ele dushende deyir ki, apardiqim buqda unu sizde
yediyim choreyin etrini vermedi. ona cavabinda “biz sene sari buqda ununu
verdik, sari gelini ki, vermedik” deyirler. yeni elden ele tefavut var da.
bu da elimizin qadina verdiyi qiymet."
akif bey sari ile baqli chox sheylerden danishdi: “ele saratov sheheri -
qedim adi saridaq olub. deqiqdir a. ruslara kechib olub saratov”. tayfa
adlarina diqqetimizi yoneltdi - saribaxish, sariyaqub, sariarman,
saribozman. bu mahni ile baqli bir neche versiyalar var.
- anar vaxtile bele achmishdi ki, koyneyi sari, gel mene sari, bize gelen
gelin. men bu mahnini tayfa ile, yerle baqlayiram. qiz alib veribler,
mehribanchiliq, sulh yaratmaq uchun. “sari gelin”de adet-enenemiz chox
guclu shekilde verilir. “seni mene vermezler, ay nenen olsun sari gelin.”
- niye axi nenen olsun?
- eshshi, bu cavan gelindir de. bunun 14-15 yashinda qizi var. amma nene...
nene guden olar, aqbirchekdi, boyukdu. hech eshitmisen desinler, anan
olsun? elchi de birinci qadin yanina gelir. “he”ni qadindan alirlar. “seni
mene vermezler, ay nenen olsun sari gelin”. bu bizim xalq mahnilarinin
choxunda var e. “qoy gulum gelsin, ay nene.”
butun bunlardan sonra akif beyden bu mahni ile baqli bir sira meselelere
aydinliq getirmesini istedik. evvelce ordan bashladiq ki, ne uchun
turkiyede “sari gelin” erzurum turkusu kimi elan edilir?
- erzurum turkusu... bele demek, mence, o qeder de deqiq deyil. amma bu,
doqrudan da turkudur. ve turk dunyasina mexsusdur. ister azeri, ister
erzurum turku bunu xalq mahnisi kimi oxuya biler. bu, turkun ortaq malidir.
butun turklere aiddir.
- bizim bele ortaq mahnilarimiz yene varmi?
- chox. “girdim yarin baxchasina”, “aman ovchu”, “ay lachin”.
neche illerdir “sari gelin”i akif islamzadeden seve-seve dinleyirik. her
defe de sanki yenice eshidirik. done-done bu ifanin sehrine dushuruk. yaver
rzayevin “sari gelin” filminin beynelxalq festivaldan odulle qayitmasina da
ele bir o qeder sevinirik. sen deme, film anapada da, niderlandda da
muzakire edilende mahninin ermeni mahnisi olmasi barede fikirler seslenib.
ifachi bu barede danisharken deyir:
- yaxshi, men bir soz demirem. bir ermeni senetchisinin de, akif
islamzadenin de ifa etdiyi “sari gelin”i yanashi qoyaq, gorek kimindi? hech
ne yox a, ele sari gelin kelmesini achsin, izah elesin, bu turkunu verek
onlara. allaha chox shukurler olsun ki, bizim bele mahnimiz bir deyil, iki
deyil. bilsek ki, o mahni ile el chekecekler, vererik. bax, size bir fakt
deyim. ozleri yaziblar ki, dillerinde 4200-e qeder turk sozleri var. hech
bizim dilde birce dene ermeni sozu var? yox. bunlar oyrenib bashqasindan
menimsemeni. xalq reqslerimizi - “uzundere”, “kocheri”, “terekeme” ve s.
arsiz-arsiz oz milli oyun havalari kimi elan edirler. “armyanskiy narodniy
tanes ”kochari". a kishi, bir mene ach ki, “kocheri”, “uzundere” ne
demekdir ermenice.
hele o gun cavanshir quliyevle sohbet edende dedi ki, akif, bir defe
moskvada ermeni bestekari qayitdi ki, muqam bizimdir. tesevvur edin e.
cavanshir de deyib ki, yaxshi, bir soz demirem. amma subut uchun bu
instrument, bu da biz. gel chalaq, gorek kimindi? bunlar oyrenibler,
neynense adami cirnatsinlar, esebileshdirsinler. ozu de bir shey var. ola
biler ki, motsartin eserini italyan ifa etsin, almandan da yaxshi. yaxud
bir italyan operettasini alman daha yaxshi seslendirsin. ancaq ola bilmez
ki, italyan xalq mahnisini alman daha yaxshi ifa etsin. bu, mumkun olan
shey deyil. elece de bizim xalq musiqisini kimse goturub bizden yaxshi ifa
ede bilmez. ifa edek, yiqishsin dunya miqyasinda bestekarlar, qiymet
versinler gorek hansi yaxindi koke.
- akif bey, bes leyla xanim ve “deyirman” qrupunun “sari gelin”i yeni
aranjirovka ifasini nece qiymetlendirirsiniz? o klipi beyenirsinizmi?
- chox xoshuma gelir. tebii ki, akif oxuyan kimi oxusaydi, o klip chox
gulmeli olardi. amma o qizin oxumaqi o klipi tamamlayir. men onu beyenmeyen
adamlara deyirem ki, chox nahaq. onlarin beyinlerine hekk olunub akifin
“sari gelin”i. amma o qiza qulaq asmaq lazimdir.

mensure novruzqizi
yeni musavat
12-13 mart, 2000,

Sarı gelin
Erzurum çarşı pazar leylim aman
İçinde bir kız gezer oy nenen ölsün
Sarı gelin aman
Elinde divit kalem leylim aman
Dertlere derman yazar oy nenen
Ölsün sarı gelin

Erzurumda bir kuş var leylim aman
Kanadında gümüş var oy nenen ölsün sarı gelin
Yarim gitti gelmedi leylim aman
Elbet bunda bir iş var oy nenen ölsün sarı gelin
Sari gelin'in Azeri versiyonu da şu şekildedir:

saçîn ucun hörmezler,
gülü sulu dermezler (1), sari gelin.
bu sevda ne sevdadir,
seni mene vermezler;
neynim aman - aman,
neynim aman - aman, sari gelin.

bu derenin uzunu,
çoban gaytar guzunu, guzunu.
ne ola bir gün görem,
nazli yarin üzünü;
neynim aman - aman,
neynim aman - aman, sari gelin.

ashîg eller ayrîsî,
shana teller ayrîsî, ayrîsî.
bir gününe dözmezdim,
oldum iller ayrîsî.
neynim aman - aman,
neynim aman - aman, sari gelin.

 türkünün ermenice sözleri şöyledir:

ambela para para
neynim aman, neynim aman, sari gyalin
yes im siradzin çara
ah, merıt merni sari gyalin
sari gyalin, sari gyalin
nardod yarim

gaynel ez gat gınımanis
neynim aman, neynim aman, sari gyalin
padzvel ez vart gınımanis
ah, merıt merni sari gyalin
sari gyalin, sari gyalin
dardod yarim

 "Ne Ermeni ne Azeri, bir Kafkas türküsüdür ve ismi de sarı gelin değil sari gelin'dir, yani dağlı gelin."

Meraklılarına Bitiş:

Bana sorarsanız, bu minvalde edebileceğim bir çift kelam vardır elbet.

Ne O'nundur ne de bunun.
Söyle ey insanlık tarihi, Türküler ve kardeşlik hangimizindir?
Hepimizindir.
Sarı Gelin, o kimindir?
O, Benimdir.
Ben O'nun.

22 Ağustos 2012 Çarşamba

Turgut Uyar 22 Ağustos 1985

Yahu yazmadan, karalamadan önce Ustaları birer birer anmak gerek.
Filtremden, algımdan yola çıkmak isteyeler, buyrunuz yolculuğumuza...
22 Ağustos 1985’te, Turgut Uyar nefessiz, Cemal Süreya da işsiz kalır ve kalemi eline alır,
Turgut Uyar için bir şiir yazar:
“Öldüğü gün, hepimizi işten attılar!”
Ferhan Şensoy da durur mu, yapıştırır cevabı:
“Ağustos yirmi iki… Dediler, “Ustan ölmüş!” Çok komiksin azrail, Turgut Uyar ölür mü?”

Can Yücel’in deyimiyle “Şiirimizin en kızıl saçlı levendi”, 4 Ağustos 1927’de Ankara’da doğdu. 

 "Benim dengemi bozmayınız..."
Bir Turgut Uyar şiiri.


 Sizin alınız al inandım
Morunuz mor inandim
tanriniz buyuk amenna
siiriniz adamakilli siir
dumani da caba
ama sizin adiniz ne
benim dengemi bozmayiniz
Bütün ağaçlarla uyuşmuşum
kalabalik ha olmus ha olmamis
sokakta yitirmis cebimde bulmusum
Ama sokaklar şöyleymiş
Agaclar böyleymiş
Ama sizin adiniz ne
Benim dengemi bozmayınız

Aşkım da değişebilir gerçeklerim de
Pırıl pırıl dalgalı bir denize karşı
Yan gelmişim diz boyu sulara
Hepinize iyi niyetle gülümsüyorum
Hiçbirinizle döğüşemem
Siz ne derseniz deyiniz
Benim bir gizli bildiğim var
Sizin alınız al inandım
Morunuz mor inandım
Ben tam kendime gore
Ben tam dünyaya gore
Ama sizin adınız ne
Benim dengemi bozmayınız

Kadere ve Gönlüme Dair

İşte ben hep böyle bildiğin gibi:
Kaderi öpüp başıma komuşum,
Gülüşüm, oturuşum, konuşuşum,
Belli efendim, besbelli
Yaşamaktan soğumuşum.
Yaz yağmurları misali yıllarca
Yağmış durmuşum kendi içime.
Zaten dünya öyle dünya ki kim kime
Herkes kendi derdine anca,
Herkesin yüreği lime lime...
Halbuki hayatı sevmem gerekirdi.
Acımayı, sevmeyi oldukça bilirim
Zamanla bir iş tutmayı da öğrendi ellerim,
Hem hayatıma bir de Havva kızı girdi,
Ama gel gör ki bu kaderim...
İşte ben böyle bildiğin gibi,
N'apalım bizi bir kez mimlemiş kader
Her zaman böyle, yağmur bulutundan beter.
İşte böyle hilafsız, gözümün elifi
Her zaman bir romantik portreye benzer...
Ben zaten bu dünyada tek başınayım, hey...
Bir sevdalı gönül bütün varım
Eğer o da olmasa ne yaparım,
Kimbilir hey
Ne yaparım...

ARAMIZDAKİ
...
hayatın kutlu olsun sevgilim ki sana değişe değişe aktım kimi zaman bir japon gibi uykusuz kaldım - 
uykusuz kalır mı onlar bilmem aslında - 
sevgilim sevgilim bir orman gibi çoğal aramızda şehirden bir çocuk olarak şurda burda bir sabuntozu markasında köpürerek çınarın tutsaklığını ve menekşenin tutsaklığını ve menekşenin sevincini yaşa sevgilim sevgilim hüzüne yer var hayatımızda.

   GÖĞE BAKMA DURAĞI
...
 Senin bu ellerinde ne var bilmiyorum göğe bakalım 
Tuttukca güçleniyorum kalabalık oluyorum 
Bu senin eski zaman gözlerin yalnız gibi ağaçlar gibi 
Sularım ısınsın diye bakıyorum ısınıyor 
Seni aldım bu sunturlu yere getirdim 
Sayısız penceren vardı bir bir kapattım 
Bana dönesin diye bir bir kapattım 
Şimdi otobüs gelir biner gideriz 
Dönmeyeceğimiz bir yer beğen başka türlüsü güç 
Bir ellerin bir ellerim yeter belleyelim yetsin
 Seni aldım bana ayırdım durma kendini hatırlat 
Durma kendini hatırlat Durma göğe bakalım


Ve Usta'nın benim en sevdiğim şiiri.

palyaço

 i.

kaç kişiyi öldürdüm düşlerimde
kaç kilo çekerdi yalnızlık
kaç kere ezildim altında
yaz yağmurlarının
belki de palyaçolar ağlardı pazartesi sabahları
her sirk geldiğinde ağlamaklı olurduk
hep ağlamaklı olurduk gülünecek halimize
kim sevmezdi çiçekleri filan
”ben sevmezdim” dedim,“yalan” dedi
bunu palyaço söyledi,
palyaço söyledi ben yazdım
yazdım, yazmasam ağlayacaktım
herkes ağlarmış biraz, ben de ağladım
sırf bu yüzden mi ağladım
alçaklık gibi bir şey oldu bu biraz
biraz birazdım her şeyden
dün biraz sinirlenmiştim mesela
yarın bir kadını seveceğim biraz
biraz biraz kör oldum bügünlerde
ama rakı kadehlerini boşaltmayın
eksilmesin hiçbir şey
hiçbir şeyden dahi olsa
kalsın biraz

ii.
umursamıyorum yılgınlığımı filan
çünkü sessizce yaşanmalı her şey
bir devrim sesszce olmalı mesela
ve her sözcüğüne inanmalı bir palyaçonun
bir palyaço neden yalan söylesin ki
ben palyaço olsaydım söylemezdim
marangoz olsaydım da söylemezdim
ben insan olsaydım yalan söylemezdim!
hem nereden çıkardınız palyaçonun yalnızlığını
kaç kilo çeker ki bir palyaço
hem neden yüzüme vuruyorsunuz
bir çirkin ördek yavrusu olduğumu
gocunmam ki ben, ben gocunmam
bir palyaço ne kara gocunmazsa
o kadar, o kadar gocunmam işte

rakı doldurun! eksilmesin

iii.

bitmedi, yazacağım daha
yazmazsam ağlayacağım çünkü
alçakça olacak biraz
hem biz o zaman kimdik ki, nerelere giderdik
her sokakta biraz daha eksilirdik bilirdim, geceleri puslu puslu olurdu bazen
bazen birisi fısıldarmış gibi olurdu
”duyamadım”, derdim,“tekrar et!
”sessizliğe bürünürdü o vakit her şey
sokaklar daha bir puslu
palyaçolar daha bir ağlamaklı olurdu
ve ben daha bir alçak olurdum
ağlardım biraz
hem sen kimsin, çekiştirme diyorum
hatta kuyruğuma basma diyorum
acıyor, tırmalarım,
-diyorum
kahrol, kahrol!
diyorum

iv.

geçen gün yüzüme rastladım bir ilan panosunda
korktum birden, kusacak gibi oldum
”olur öyle” dedi palyaço,
”herkes alçaktır biraz””
otur ulan!” dedim, bağırdım ona
ben bazen bağırırım biraz

”rakı doldur!” dedim,eksilmesin!
ben bazen eksilirim biraz

aslında hepimiz eksilirmişiz biraz
bunu sonradan öğrendim
ben aslında her şeyi sonradan öğrendim
herkes herkesi sonradan öğrenirmiş
bunu da sonradan öğrendim

örneğin;
geçen gün bir kadınla seviştim
biraz değil çok seviştim
ya işte öyle palyaço
diyorum ki,
bunu da yeni öğrendim
sevişmek de eksilmekmiş biraz

v.

kim sevmezdi ki kuş ötüşlerini filan
”ben sevmezdim” dedim, “yalan
”dedi
bunu palyaço söyledi
palyaço söyledi, ben yazdım
yazmasam, alçak olacaktım
hem ben roman da yazdım biraz
bazen diyorum ki, palyaço,
sen olmasan ben ne yaparım
alçakça eksilirim belki biraz
her yağmur yağışında yerin dibine girerim
hiçbir kadının kasıklarını öpemem belki
ya da unuturum sonradan öğrendiklerimi
biraz biraz anlıyorum ki,
yüzler eller, o terli vücutlar filan
her şey plastikmiş biraz

vi.

haydi sirtaki yapalım palyaço
rakı doldur, yine eksildik biraz.

T.Uyar



 ”Çünkü bana en yaraşan durumdur sıkıntılı olmak. sevincin o amansız, o aşağılayıcı bönlüğünden korur beni.” Turgut Uyar 

özenle soyduğum şu elma söyle şimdi kimindir?
özenle ne yapıyorsam bilirsin artık senindir..

~ Turgut Uyar
Usta'nın vefatına dair hiç bir kelam edememekten ötürü bir başka Usta'ya danışarak düzenlemeyi burada bitiriyorum.

 “Öldüğü gün/ hepimizi işten attılar.” Cemal Süreya


20 Ağustos 2012 Pazartesi

Ey Naz ü İşve Velvele-i Şân Olan Sana

Bazen çok konuşmaaya gereksinim duymam.
Kendimi bir Ustaya bırakırım dilim lâl olur.
Kelimesizliği gelin bir de böyle keşfedelim.

Ey Naz ü İşve Velvele-i Şân Olan Sana
Trt nota arşivinde bulunmuyor. Peh.


PERESTİŞ
 Tapınma
 Put-perest, hayal-perest gibi sözcüklerin türetilmesini sağlayan -perest ekine kaynaklık eden farsça sözcük."eski şiirin rüzgariyle" adlı eserde yer alan ve abdülmecit devrinde yaşamış bir güzele ithaf olunmuş olan Yahya kemal beyatlı gazeli.
Yahya Kemal Şiiri" Nin Musıkimizdeki Yeri  

Münir Nurettin Selçuk
 (1899 – 27 Nisan 1981) İstanbul’da doğdu. 
 Türk Musikisi tarihinde ilk solo konseri veren ses sanatçısıydı. 
  Osmanlı’dan Cumhuriyet’e bir kültür köprüsüydü. Adı, Türk Musikisi’nde  “milât” olarak değerlendirilen büyük musikişinaslardandı. 
Bekir Ünlüataer güftesi Yahya Kemal Beyatlı'nın ve bestesi Münir Nurettin Selçuk'un olan Kürdilihicazkâr şarkıyı (Ey naz-ı işve velvele-i şan olan sana) söyler.


 Ey nâz-ü işve velvele-î şân olan sana
Ömrünce mest olur nice hayrân olan sana

Fevvâre ka'r-ı havza düşer şermsâr olur
Baktıkça gülsitanda hırâmân olan sana

Her âh bir hitâb idi körfez'de dün gece
Bin mâh içinde bir meh-i tâbân olan sana

Her cevr her cefa yaraşır hüsn ü ânına
Bîdâd kıl keremse de şâyân olan sana

Tavsîfi mûsıkîye bırakmak diler Kemâl
Bulmaz lisanda nağme senâ-hân olan sana

Beste: Münir Nurettin Selçuk
Güfte: Yahya Kemal Beyatlı
Makam: Kürdilihicazkâr
Usul: Semai
Form: Şarkı
Seslendiren: Bekir Ünlüataer

İlgilenenler için iyi bir makaleler.
YAHYA KEMAL’İN GAZELLERİNDE SEVGİLİ VE
ÂSIK TİPİ

16 Ağustos 2012 Perşembe

''İnsanın kürsüsü suskun yüreğindedir; geveze aklında değil.''

 Merhabalar canım kardeşim.
Bu blok üzerinden bir şeyler karalamak isterken daha da farkediyorum ki yazmak, insanlığın düşün dünyasındaki çözümlemelerin sonucu olmaktan daha çok eksikliğin büyümesi haline dönüyor.
Buyrun... 
Bu yazıya girişmeden önce "Ne üzerine düzenleme yapayım?" derken giriştiğim haftalık araştırma anahtar kelimeleri.


Feraset
Hedef şaşırtmak
İzzetinefis
Modernite
Ol mahiler ki derya içredir deryayı bilmezler
Pespayelik
Psikotik
Utanmak güzeldir.
Ne çıkar siz bizi anlamasanız da
Benim bunda kararım yok
Vekar
Frida kahlo
Yaşar Aksoy
Ernest hemingway
Anakronizm
Hedonism
Hilye i şerif
İcazetle lider olmak
Limbik sistem
Pastafaryanizm
Schrödinger denklemi
Sarı gelin
Tarafsızlık
us
 Pir Sultan Abdal
 Aristo
 Şeriat
 24 Ocak 1993
 2 Temmuz 1993
 Liberal milliyetçilik
 Ulusalcılık
Ulusçuluk
  Batıcılık
 Etnik
 Bir şeyin teorisi
 Okuma yazmayı söken her insan artık okuyup yazmayı becerdiği için dünyaya karşı ilk tepkisi ‘kandırılmasına’ karşı isyanıdır..
 Ahilik sistemi
 Hendese
 Pejmürde
 Zül saymak
 Çöl demokrasisi
 Borderline
 Fıtri
 Mülahaza
 Uçurumları sevenin kanatları olmalı. Friedrich Nietzsche
 Paslanacağımıza yıpranalım...R. Cumberland
 Kronos
 Frank Drake
 SETI (Search for Extra-Terrestrial Intelligence; Dünya Dışı Akıllı Yaşam Araştırması)
 Drake denklemi
 Antik astronomi
 HÜVE'L BAKİ
 Hüsnü zan la mükellefim

"Karanlıktan korkan bir çocuğu,kolaylıkla hoşgörebiliriz.
Yaşamdaki asıl trajedi;
Yetişkinlerin,aydınlıktan korkmasıdır.
Plato M.Ö.427 - 347"

 
Bunlar etrafında kendime 2 Öğüt:
 
Bildiklerini anlat, ama akıl vermeye kalkma;
Anlatılanları iyi dinle.
KIZILDERİLİ ATASÖZÜ


''İnsanın kürsüsü suskun yüreğindedir; geveze aklında değil.'' - Halil Cibran

Eyüp kardeşim ve yürek sızısı

Uzun zamandır blogumda yazmıyorum. Ne düzenlemesine, ne imlasına ne de tasarımlarına dikkat ettiğim bir yazı olacak bu. Beni çok etkileyen ...