29 Şubat 2012 Çarşamba

DAĞINIK

O'na...


 Bana.

DAĞINIK

Dağınık
hep bir yarımız,
her bir yanımız,
Sende ben, bende sen tarafımız.

Çağlar coğrafyası değişken sınırlar gibi izafi samimiyetlerimiz,
Yalnız belirli bir zaman diliminde tutarlı,
Büyük resmi görebilene anlamsız.

Etkinlik ve verimliliği optimize edemeyen enerji politikalarımız,
İnsan olduğumuzu unutan doğa aldatmalarımız,
Kuş sesi telefon müziklerimiz,
Orman masaüstlerimiz,
Peluş dost oyuncaklarımız,
Maddesel yoğun, manasız yorgun yaşam sorunlarımız.

Anla, ey cahilliğine yandığımın saf dünya zararlısı bencil, kibirli tarafımız.

Kendisinde bir tek şemsiye var diye, yağmur yağmayınca:
‘ İşe yaramayan bir madde aldım yanıma’ demesin,
dedirtmesin kendine diye yağmur duasına çıkan
Kendisine faydalı
Kendisine faydasız ahmaklıklarımız.
Diğerkâmlık sorunlarımız.

Hatırla ve düşün ey canım kardeşim!
Hükümdarlardan eski ağaçlar,
Ormanlar,
Hayvanlar var bu alemde.
Hem ne demiş İstiklal marşımızın şairi üstadımız:
‘Ne İbrettir Kızarmak Bilmeyen Çehren,Bırak Kardeşim Tahsili;
Git Önce Edep,Haya Öğren ..!’

Ve unutma.
Asırlar sonra karanlık çağ olarak adlandırılacak, anlamlandırılacak şu ‘aydınlık’ çağlarımız,
Avuntularımız,
Kavgalarımız,
Yanyanaolamadıklarımızayandıklarımız.

An tarihimin aşk çözümlemesi yazık halim;
Ciddiyetimi sikeyim.

Emre Demir USTAOĞLU
05.01.2012
Kızılçullu

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Eyüp kardeşim ve yürek sızısı

Uzun zamandır blogumda yazmıyorum. Ne düzenlemesine, ne imlasına ne de tasarımlarına dikkat ettiğim bir yazı olacak bu. Beni çok etkileyen ...