25 Şubat 2012 Cumartesi

Yalnızlık Üzre.

Yalnızlıktan konuşalım derken, bir inceden yüreklerimizin tozunu süpürsün de şu tatlı eser.
Yolumuzdaki çakıllar kenarda kalsın, anlaşabilelim istiyorum canım benim.


O kadar derinlerimzde acılar var ki görebilen göze her günde.
Bazı geceler uzanıp, düşünüyorum da.
Daha doğrusu yüreğime oturmuş fili dürtüyorum.
Ne yalnızlık çığlıklarında varlığımız.
Pek bir yalnızız ya da yapay dolu yalnızlıklarımız.
Yalnızlık, harfleri bütünlediği,
Kendi harfleri beraber olabildiği için kendini ifade edemeyen bir kelime çıkmazında.
Kendinden meskun bir hal  yokluğunda.

Yazılamamalı da kanımca o his.
O boşluk.
Yapılamamışda o halin tasviri.
Tasarlanamamış henüz okunamayan bir hal yalnızlığı.
Yaşanabilen bir bilgelik, hiç bir ustanın çırağına öğretemeyeceği bir yetenektir yalnızlık.
İnsanlığın kümülatif tecrübe yalnızlığında.

Bir de yalnızlığını 'yanlızlık' olarak söyleyen fena cahiller var ki, olsun.
O da olur.
Aldırma sen.
Farklı yürekten bir eser bizi konuya döndürür temennisindeyim.


Yalnızlık demişken, Asaf'sız olmazdı.
Yalnızlık Paylaşılmaz

Yalnızlık, yaşamda bir an,
Hep yeniden başlayan..
Dışından anlaşılmaz.


Ya da kocaman bir yalan,
Kovdukça kovalayan..
Paylaşılmaz.


Bir düşün'de beni sana ayıran
Yalnızlık paylaşılmaz
Paylaşılsa yalnızlık olmaz.
Özdemir Asaf


Bakın, anlatamadım yine.
Yüreğinize güveniyorum sadece okadar.
Seke seke buluverirsiniz yolunuzu siz.
İhitişamlı bir yaşam yalnızlığınızda. Hem ne demiş üstat:

Seke Seke

Çatal yüreğimle türkülü yollara
Düştüm ki o kadar olur...
Seke seke ben geldim
Sike sike gidiyorum...   Can Yücel
Daha da devam eder bu 'Yalnızlık üzre' ara ara.

Kızılçullu

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Eyüp kardeşim ve yürek sızısı

Uzun zamandır blogumda yazmıyorum. Ne düzenlemesine, ne imlasına ne de tasarımlarına dikkat ettiğim bir yazı olacak bu. Beni çok etkileyen ...