15 Aralık 2012 Cumartesi

Beni Vur.

Beni al zamanın dışına götür. 
Biraz sarıl, biraz koru, biraz öp sonra yine sokağa bırak. 
Elimden tut var olmayan şeylere ekle zihnimin bataklığından kurtar. 
Beni al Tanrı’nın huzuruna çıkar. 
Ben de ona diyeyim ki, “Tanrım. Beni olduğum gibi
kabul edebilecek bir Tanrı’ya her zaman inanabilirim.”
O da bana, “Yürü git o zaman şeytanla görüş huzurumda ne işin var alla alla,” desin.
“Kim soktu lan bunu içeri megalomana bak,” diye söylenirken biz şeytanın yanına gidelim. 
Sen de şeytana de ki, “Şeytan kardeş, sonuçta sen de bir melektin ama iktidar hırsın vardı. 
Şeytanı şeytan yapan iktidar hırsıdır. Eski günlerini özlüyor musun?” 
Şeytan da sana, “Sen kaç yaşındasın güzelim?” diye sorsun. “Otuz dört,” de, otuz beş olduğun halde. Şeytanın gözleri dolsun ama çaktırmasın bizi gene zamanın içine sepetlesin. 
Orada bir çay molası verelim geceyi bekleyelim. 
O gece beni al kardeşlerinin acılarıyla çarp sonra kendi yaralarına sar. 
Biraz sustur, biraz soğuk davran, biraz da teyzem ol. 
Konuşabilecek gücümüz varsa ağladıklarımız yalan. 
Sahiden bak. 
Beni al biraz sarhoş et biraz saçlarına tak biraz da yağmurların peşinden koştur. 
Beni al erken öldür mutsuzluk uzun sürmez.
Emrah Serbes

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Eyüp kardeşim ve yürek sızısı

Uzun zamandır blogumda yazmıyorum. Ne düzenlemesine, ne imlasına ne de tasarımlarına dikkat ettiğim bir yazı olacak bu. Beni çok etkileyen ...