8 Ağustos 2012 Çarşamba

Ben, tabutumu taşımayacak insanları önemsememeyi çoktan öğrendim.

 Günler geçer, 
insan susar,
insanlık susar, insanlığa.
Bayağılık kolay dağılır, ben dağılırım.
Parçalanmış taraflarımı kuş sesleri toparlar, mik mik mik.
Bütün ümidim Doğadadır.
Kendimdedir, yalnızlaşırım .
Anlatamayacağım boşluklardan, anlatabildiğimi zannettiğim anlık başarılı konulara ihanet etmediğimde anladım ki;
ben hiç bir zaman bir kelam edemeyeceğim.
İstersen devam etme bu yazıya kardeşim benim, vallahi. 
Tamamen zihnimin girdaplarına, kafamın estiğine gittiğim bir deneme oluyor bu. 
Ben dahi bilmiyorum şu an paylaşacaklarımızın nereye gideceğini. 
Yazının, perdesizlik ve kibirsizlik filtrelerinden geçerek sunulmasının ne derece samimi olabileceğini şu anda uzun cümlerle, hiç sevmediğim şekilde, tartarak devam ediyoruz.
Ama kim kime ne anlatabilmiştir ki, gerçekten.
 Epik bir sıkıntı içerisinden ürün çıkarabilse dahi.

"Zeytin" desem herhangi bir yerde:
Olimpiyatlara dair eleştirilerimin, İngilterenin açılış töreninde; kapitalist, sömürgeci tavrını gizleyen Sanayi Devrimini anlatan yapıtlarına kadar anlam yükleyebilecek kişiler varken. 
Buna karşın, "Adamlar yapıyolar abi" diyebilecek kadar gözü görmez, kendini geliştirmemiş, kendi tabağına konulanı almış kulübe insanları da var. Da'sını yediklerim, var.

"Ramazanda denir mi şimdi ki bu" deyip anlık popülerite, beğeni, kibir çıkmazlarında kendilerinden meskun hal yalnızlıklarında bulunduklarını bile anlayamayacak kitle "gençlik" var. 
"Yığın" gençlik var. 
Yığın zavallılık var. 
Sen de kimsin ki , ne başarabilmişsin ki kardeşim bu lafları ediyorsun dersen de. 
De.
Ben, tabutumu taşımayacak insanları önemsememeyi çoktan öğrendim. 
Vefa'yı öğreten kardeşlerim var benim, şükür. 
Bu saçma sapan yazı da ne kadar "Saçma" bir adam olduğumun göstergesi olsun.
Sen Kral ol, ben Rind.
Şimdi vurda çık kapıyı, ses olsun suskunluğuma.


Bağlantısız devam ediyorum, çıkmayanlar için. 

Batı ve Doğuda bahsedeceğim, pek tabiki yargıda bulunmadan, sekilecek taşları dizerek.

 “Uyan Ey Gözlerim” eseri, bir sabah namazını kaçıran ve hicranını dile getiren, bir devlet adamının, bir Sultanın, Sultan III Murad Han’ın eseridir.


UYAN EY GÖZLERİM GAFLETTEN UYAN- SULTAN 3.MURAD HAN

Uyan ey gözlerim gafletten uyan!
Uyan uykusu çok gözlerim uyan
Azrail’in kastı canadır, inan.
Uyan ey gözlerim gafletten uyan!
Uyan uykusu çok gözlerim uyan

Seherde uyanırlar cümle kuşlar
Dill-u dillerince tesbihe başlar
Tevhid eyler dağlar taşlar ağaçlar
Uyan ey gözlerim gafletten uyan!
Uyan uykusu çok gözlerim uyan

Semâvâtın kapuların açarlar.
Mü’minlere rahmet suyun saçarlar…
Seherde kalkana hülle biçerler.
Uyan ey gözlerim gafletten uyan!
Uyan uykusu çok gözlerim uyan

Bu dünya fanidir sakın aldanma.
Mağrur olup tac-u tahta dayanma.
Yedi iklim benim deyu güvenme.
Uyan ey gözlerim gafletten uyan!
Uyan uykusu çok gözlerim uyan

Benim, Murad kulun, suçumu affet.
Suçum bağışlayub günahım ref’ et.
Rasûl’ün sancağı dibinde haşret.
Uyan ey gözlerim gafletten uyan!
Uyan uykusu çok gözlerim uyan


 "Senfoni ile İlahiler"
Çukurova Devlet Senfoni Orkestrasının "Hacı Sabancı'yı Anma Konseri"

 Düet Guitar & Ney Instrumental Sufi Music

 Benim gibi "manyaklar" için.

24 farklı icra.

 Kararım Yok

 benim bunda kararım yok
    ben bunda gitmeye geldim
    bezirganın metaım çok
    alana satmaya geldim

    ben gelmedim dava* için
    benim işim sevi için
    dostum evi gönüllerdir
    gönüller yapmağa geldim

    dost esriği deliliğim
    aşıklar bilir neliğim*
    değşiriben* ikiliğim
    birliğe bitmeye geldim

    o hocamdır ben kuluyum
    dost bahçesi bülbülüyüm
    ol hocamın bahçesine
    şad olup ötmeye geldim

    bunda biliş olan canlar
    anda bilişirler imiş
    bilişiben hocam ile
    halim' arz etmeğe geldim

    yunus emre aşık olmuş
    maşuka derdinden ölmüş
    gerçek erin kapusunda
    halim arz etmeğe geldim

 Yunus Emre

 "Kalite hiç bir zaman rastlantı olmadı." isimli videomuz. :D
 

Ellerinize ve Yalana Dair

 Bütün taşlar gibi vekarlı,
hapiste söylenen bütün türküler gibi kederli,
bütün yük hayvanları gibi battal, ağır
ve aç çocukların dargın yüzlerine benziyen elleriniz.
Arılar gibi hünerli, hafif,
sütlü memeler gibi yüklü,
tabiat gibi cesur
ve dost yumuşaklıklarını haşin derilerinin altında gizleyen elleriniz.
Bu dünya öküzün boynuzunda değil,
bu dünya ellerinizin üstünde duruyor.
Ve insanlar, ah, benim insanlarım,
yalanla besliyorlar sizi,
halbuki açsınız,
etle, ekmekle beslenmeye muhtaçsınız.
Ve beyaz sofrada bir kere bile yemek yemeden doyasıya,
göçüp gidersiniz bu her dalı yemiş dolu dünyadan.
insanlar, ah, benim insanlarım,
hele Asyadakiler, Afrikadakiler,
Yakın Doğu, orta Doğu, Pasifik adaları
ve benim memleketlilerim,
yani bütün insanların yüzde yetmişinden çoğu,
elleriniz gibi ihtiyar ve dalgınsınız,
elleriniz gibi meraklı, hayran ve gençsiniz.
İnsanlarım, ah, benim insanlarım,
Avrupalım, Amerikalım benim,
uyanık, atak ve unutkansın ellerin gibi,
ellerin gibi tez kandırılır,
kolay atlatılırsın...
İnsanlarım, ah, benim insanlarım,
antenler yalan söylüyorsa,
yalan söylüyorsa rotatifler,
kitaplar yalan söylüyorsa,
beyaz perdede yalan söylüyorsa çıplak baldırları kızların,
dua yalan söylüyorsa,
ninni yalan söylüyorsa,
rüya yalan söylüyorsa,
meyhanede keman çalan yalan söylüyorsa,
yalan söylüyorsa umutsuz günlerin gecelerinde ayışığı,
söz yalan söylüyorsa,
ses yalan söylüyorsa,
ellerinizden geçinen
ve ellerinizden başka her şey
herkes yalan söylüyorsa,
elleriniz balçık gibi itaatli,
elleriniz karanlık gibi kör,
elleriniz çoban köpekleri gibi aptal olsun,
elleriniz isyan etmesin diyedir.
Ve zaten bu kadar az misafir kaldığımız
bu ölümlü, bu yaşanası dünyada
bu bezirgan saltanatı, bu zulüm bitmesin diyedir.
 Nazım Hikmet Ran


Unutmadan:

Bu ülke batının emperyalizminden, doğunun da vicdan sömürüsünden kurtulursa ancak o zaman aydınlık günlere kavuşur . Gazi Paşa

Batının ilk yok ettiği önce kendi işbirlikçisidir.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Eyüp kardeşim ve yürek sızısı

Uzun zamandır blogumda yazmıyorum. Ne düzenlemesine, ne imlasına ne de tasarımlarına dikkat ettiğim bir yazı olacak bu. Beni çok etkileyen ...