14 Mart 2012 Çarşamba

I'm a creep

Merhabalar, Canım benim.
Bugün benim için çok önemli ve ince bir bakış açısı yakalamaya çalışacağım.
Belki sizin umrunuzda dahi olamayacak.
Fakat biliyoruz ki en başından beri,
ben hiç bir zaman bir çözümleme anlatma niyetinde değil,
sizleri düşündürttürebilmek için sıçranacak taşlar dizmek cüretindeyim.
Sadece okadar.
Çıkalım Yol'a hadi.
(Bütün yazı parça ile ilişiktir.)
Her nerede olursam olayım, bir aptal yanaşıverir bulunduğum çevreye.
Hep bir, kendini bilmez ucuz çakal.
Kendi yazık kazanımlarında gezinen basit bir varlık.
'Olur öyle' dedirtir adama.
Konuşursun,
konuşmasan aptallığından ölecek o derece hani.
Küçük çakallıklarla avuntu kazanımları bir metelik sanıp geçerakçesiz ömürlerini anlayamadan yaşar bunlar.
Ve Bu 'Medeniyetlilerin' Coğrafyasında bizler;
Banka işlerimizi zarzor halleder,
internetimizi yavaş kullanır,
en keyifli ortamlarımızda bir dengesizlik yaşar,
not düşkünü insanlar karşısında kaybetmeyi kazanç sayar,
Sivas'ta 93 lerde yanar,
Taze eğitim sistemlerimizde harcanır,
daha çok harcanır,
 avunur, avunur,
avunuruz.
Hep o küçüklüğümüzden beri sosyal ortam içerimizde gezinen,
bir tarafı eksik ama içerisinde hayata karşı cüreti yeteneğinden fazla olan insanların cemiyeti sorunudur bu.
Bir zamanlar Canı sıkılmasın diye mahalle maçında yedekten defansa aldığın adam ileride senin özgürlüğünü alır.
Hapse atar seni.
Kitabını yakar.
Beraber ip atlamayı istemediğin ezik kız, gelir çocuklarını nefrete gebe eder.
Fazla uzun yazarım bu hususta ama Canını sıkmak istemem canını yediğim.
Kısa keseceğim.
Ve tüm bunların çerçevesinde;
Tüm bu büyük 'Varlıkların' karşısında kendime bir yer edindim ben.
 I'm a creep.
But I'm a creep, I'm a weirdo.

What the hell am I doing here?


I don't belong here.







KİBAR HIRSIZIN TÜRKÜSÜ
Anamın ipiyle indim gökdelen damınızdan
Kelebek gibi girdim kelebek camınızdan
Taksinize mülkünüze dairenize...
Heceleyerek üzerinde ayak ve el uçlarımın
Belledim seyyarenizi ve kelimelerinizi...
Gözlerinize baktım, mukaddes ciltlerinize, büfelerinize
Vesairenize...
Şiir fenerimle de baktım, son çığlık!
Aşk yokmuş sizde beş paralık!
Gidiyorum ben boşçakallar
Sıçmışım ortalık yerinize
Kıçımın fosforuyla aydınlanın siz artık
 
Can YÜCEL


 Bence;
 'Hiçlik'-'Yokluk'=Melamet Hırkası 'dır.

Nasreddin hocaya sormuşlar: "Kimsin?"
"Hiç" demiş Hoca, "hiç kimseyim"
Dudak büküp önemsemediklerini görünce, sormuş: "Sen kimsin?"
"Mutasarrıf" demiş adam kabara kabara.
"Sonra ne olacaksın?" diye sormuş Nasreddin Hoca.
"Herhalde vali olurum" diye cevaplamış adam...
"Daha sonra?.." diye üstelemiş Hoca.
"Vezir" demiş adam.
"Daha daha sonra ne olacaksın?"
"Bir ihtimal sadrazam olabilirim."
"Peki ondan sonra?"
Artık makam kalmadığı için adam boynunu büküp son makamını söylemiş: "Hiç."
"Daha niye kabarıyorsun be adam, ben şimdiden, senin yıllar sonra gelebileceğin makamdayım: "hiçlik makamında"

Öylesi işte.
Yok olduğumu zannedebilirsiniz,
her bir Hiç in nihai karşılaştığı haldir bu.
Bazıları bu duruma 'Makus talih' der ama ben demem.
Boşverelim mi tüm bunları.
Hadi.
Yine şarkımıza dönelim olur mu?

She's running out the door
she's running,she run, run, run, run, run.

Whatever makes you happy,

Whatever you want.




 Yüreğin genişliğince hiç ol.
Yüreğim genişliğince hiç.
Hiçim gereğince yüreğiz biz
Bizim emelince hiç.

Hadi eyvallah.
Öptüm iki yanaktan.

Kızılçullu

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Eyüp kardeşim ve yürek sızısı

Uzun zamandır blogumda yazmıyorum. Ne düzenlemesine, ne imlasına ne de tasarımlarına dikkat ettiğim bir yazı olacak bu. Beni çok etkileyen ...